| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | wait n. | bekleyiş | ||
|
A longer wait will involve further risks to public health. Daha uzun bir bekleyiş halk sağlığı açısından daha fazla risk içerecektir. More Sentences |
||||
| Common Usage | wait n. | bekleme | ||
|
The wait is almost over. Bekleme neredeyse bitti. More Sentences |
||||
| Common Usage | wait v. | beklemek | ||
|
It would be unfair if any of the three had to wait until the others caught up in the democratisation process. Üçünden herhangi birinin, diğerlerinin demokratikleşme sürecini yakalamasını beklemek zorunda kalması haksızlık olur. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | wait n. | bekleme | ||
|
The wait is over. Bekleme bitti. More Sentences |
||||
| General | wait n. | bekleme süresi | ||
|
He did a good bit of waiting. İyi bir bekleme süresi geçirdi. More Sentences |
||||
| General | wait v. | durmak | ||
|
Wait, you wrote me a song? Dur br dakika, bana bir şarkı mı yazdın? More Sentences |
||||
| General | wait v. | bekletmek | ||
|
Do not make them wait any longer than is necessary and let us put into practice this policy that everyone wants. Onları gerekenden daha fazla bekletmeyin ve herkesin istediği bu politikayı uygulamaya koyalım. More Sentences |
||||
| General | wait v. | kalmak | ||
|
I really do not see why their distribution has to wait until the afternoon. Bunların dağıtımının neden öğleden sonraya kaldığını gerçekten anlamıyorum. More Sentences |
||||
| General | wait v. | beklemek | ||
|
Wait until the end of December and then you can check if the Commission is doing its job. Aralık sonuna kadar bekleyin ve o zaman Komisyon'un işini yapıp yapmadığını kontrol edebilirsiniz. More Sentences |
||||
| Technical | ||||
| Technical | wait v. | beklemek | ||
|
What do we see, however, but amendments proposing waiting for a new Treaty, or until 2009. Ancak gördüğümüz yeni bir Antlaşma'nın ya da 2009'un beklenmesini öneren değişikliklerden başka bir şey değil. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | wait n. | pusu | ||
| General | wait n. | gecikme | ||
| General | wait n. | ara | ||
| General | wait v. | dört gözle beklemek | ||
| General | wait v. | bekletilmek | ||
| General | wait v. | servis yapmak | ||
| General | wait v. | beklemede olmak | ||
| General | wait v. | hizmet etmek | ||
| General | wait v. | bekleme yapmak | ||
| Computer | ||||
| Computer | wait n. | bekleme süresi | ||
| Computer | wait interj. | bekle | ||
| Computer | wait expr. | bekleyin | ||
